Haber: OKTAY YILDIRIM – Kamera: ADEM KARABAYIR
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, kendisi için “İstinaf ve Yargıtay onadığı anda görevden alırım” diyen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya yanıt verdi. İmamoğlu, “Düşünsenize, tekil şahıs kipini kullanıyor; ‘Alırım, görevden alırım, yaparım, ederim.’ Yahu gidip çay içecek kahvehane bulamayacak İçişleri Bakanı. Ne Gaziosmanpaşa’da bulabilecek ne de Of’ta bulabilecek” dedi.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Şehir Hatları AŞ’nin tarihi Haliç Tersanesi’nin 567’nci kuruluş yıl dönümünde 5 elektrikli deniz taksiyi suya indirmesi dolayısıyla bugün düzenlenen törenin ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. İmamoğlu’na yöneltilen soru ve cevapları şöyle:
“KISKANÇLIĞI O KADAR BÜYÜMÜŞ Kİ SAYIN CUMHURBAŞKANI’NIN…”
Soru: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, grup konuşmasında, “Birbirlerinin gözlerini oyacak noktadaydılar; çıktı, ‘Benim oğlum gibidir’ dedi. Oğluna sahip çık” açıklamasını yaptı. Aslında Kılıçdaroğlu’na yönelik sözleri ama tabii siz de dahilsiniz. Ne demek istersiniz?
İmamoğlu: Bizde ayrı gayrı yok. Sayın Kılıçdaroğlu, bizim ailemizin lideri. Dolayısıyla eğer ona bir laf edilmişse ona bizim de cevap verme hakkımız vardır. Zira bahsettiği kavramın içinde ben de varım. Tabii bizim bir aile oluşumuza, kuvvetli bağlarla birbirine sarılıyor olmamıza bu kadar ilgi göstermesi garip. Demek ki kendi ailesi içerisinde bu birliği ve bütünlüğü kaybetmiş ki o alanda bile bizi kıskanıyor. Yani bu kıskançlığı o kadar büyümüş ki Sayın Cumhurbaşkanı’nın, gözü hiçbir şey görmeyecek hale geldi diyebilirim. Ama biz, çok sıkı bağlara sahibiz, CHP ailesi olarak. Genel Başkanı’mla benim aramdaki ilişkiyi Genel Başkan’ın bir ‘baba-oğul ilişkisi’ diye tariflemesi, muhteşem bir duygu. Bunu bir tek babam kıskanır diye düşündüm. Hani babam der ki ‘Ya nasıl böyle bir şey der benim oğluma’. Ama babam da kıskanmaz. Babam da gurur duyar, oğluna böyle bir duygu besleyen Genel Başkanı olmasından. Fakat görüyorum ki kıskançlık duygusu Sayın Cumhurbaşkanı’nda yüksek.
“İSTANBUL’U DEVRALDIK, KISKANÇLIĞINIZ TAVAN YAPTI”
Ama ben, buradan, hazır bu konu geçmişken Sayın Cumhurbaşkanı’na çağrıda bulunmak istiyorum: İstanbul
“SAYIN CUMHURBAŞKANI’NI MERTÇE MÜCADELEYE DAVET EDİYORUZ”
Ben, buradan hem bir Kasımpaşalı olarak hem de hemşeri sayılırız, mertçe mücadeleye davet ediyorum Sayın Cumhurbaşkanı’nı. Yani bizim bu büyük ailemizden, bu büyük takımımızdan, bu büyük muhalefet cephesinin oluşumundan insan eksiltmeye çalışmasın. İnsan eksiltmeye değil, mertçe mücadeleye davet ediyorum. Bu elinizdeki devlet gücünü kullanarak insanları sindirme kavramından uzaklaşsınlar. Bunu da bir tek kendileri yapabilir. Lütfen yapsın. Bu işin yanlış olduğunu, bu işin doğru bir karar olmadığını çıkıp açıklamasını bekliyorum. Bu işin istinaftan dönmesinin şart olduğunu çıkıp açıklamasını bekliyorum. Bunu yaparsa kendine yakışanı yapmış olur. Bıraksın bizim baba-oğul ilişkimizi. Kıskandığının farkındayım. Kıskanmaya devam etsin. Biz, daha çok sarılacağız birbirimize. Ama bu mertliği bekliyorum ben.
“BİZİM MESELEMİZ, 85 MİLYON İNSANIN İKTİDAR OLMASI”
Soru: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yine aday olacağını biliyoruz. Sizin de muhtemel adaylardan biri olarak isminiz sürekli geçiyor. Mertçe mücadeleden kastınız Cumhurbaşkanlığı yarışında bir mücadele mi?
İmamoğlu: O tarafın meselesi, kimin cumhurbaşkanı adayı olacağı meselesi olabilir. Bizim meselemiz, memleketin iyi olması meselesi. Yani karşımızdaki iktidarın meselesi, ‘O bir kişi makamda kalsın da gerisi teferruat’ olabilir. Bizim meselemiz, 85 milyon insanın iktidar olması meselesi. Onun için farklı yerlerden bakıyoruz. Onun için benim söylediğim hiçbir sözün, benim kişisel bir kararım ya da yolculuğumla ilgisi yok. Muhalefetin bütüncül mücadelesinin ortaya koyduğu kararlı yolculuğun mertçe bir alanda olabilmesi için şartları sağlasın. Bu hem vazifesidir; bu ülkenin, Türkiye Cumhuriyet’i devletinin, 200 yıllık demokrasi mücadelesi verilen bu toprakların cumhurbaşkanı olarak sorumluluğudur. Onu hatırlatıyorum hem de Kasımpaşa’dan sesleniyorum: Yapması gerekir. Ne demek istediğimi anlamıştır diye düşünüyorum.
“GİDİP ÇAY İÇECEK KAHVEHANE BULAMAYACAK”
Soru: Hakkınızda çıkan kararın ardından Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Başkanı, “Cumhurbaşkanı seçilirse ve hemen arkasından karar kesinleşirse mazbatayı alamaz” dedi. İçişleri Bakanı Soylu da “Karar kesinleştiği anda görevden alırım” açıklamasını yaptı. Bu açıklamaların bu kadar erken bir seviyede yapılmış olması üzerine neler söylersiniz?
İmamoğlu:
“GÖREVİNİ YAP, SÜRECİNE ODAKLAN”
“NE GÜZEL SÖYLEMİŞ”
Soru: Bugün de bir açıklama Selahattin Demirtaş’tan geldi. Kendisi, “Stratejik açıdan dünyanın en çok yetkiye sahip koltuğunu almak için seçime gidiyoruz. Hepimizin amacı, bu makamı gerçek sahibine, yani halka teslim etmek olmalıdır. İsimler üzerinden tartışma yürütmek, belirlenen amaçtan sapmak anlamına gelir” dedi. Siz bunu nasıl yorumluyorsunuz?
İmamoğlu: Ne güzel söylemiş. Az önce söylediğimi tekrar etmiş. 85 milyon insana emanet etmek istiyoruz Cumhurbaşkanlığı koltuğunu. Kendilerine ‘Geçmiş olsun’ diliyorum. İnşallah bu süreç, onu da çoluğuna, çocuğuna, ailesine, eşine kavuşturacak. Hukuksuz yargılanıp içeride yatan benim kardeşim Tayfun’u da Can’ı da diğer arkadaşlarını da çoluğuna, çocuğuna, evlerine, ailelerine kavuşturacak. Yani bütün bu hukuksuz alanlar sona erecek. Kesinlikle öyle. Bu seçim mücadelesi, kişisel mücadele alanı değil kardeşim. Ben ne diyorum? İstanbul Belediye Başkanı’yım. Neferiyim. ve bu seçimi milletimiz için kazanacağız. 85 milyon insan için. Bana o hukuksuz kararı veren hakimin, savcının çocukları ve eşleri için kazanacağız bu seçimi. Onların çocuklarının, onların eşlerinin hayat boyu hiçbir hukuksuz alanla ortama maruz kalmamaları ve mağdur olmamaları için bu seçimi kazanacağız. O bakımdan çok güzel söylemiş Sayın Demirtaş. Diline sağlık.
“HER CHP’LİNİN, AİLESİNİN LİDERİ OLAN GENEL BAŞKANI SAYIN KILIÇDAROĞLU, ADAYIDIR”
Soru: “Oyuna girecek oyunculardan biriyim” dediniz. Bu, sizin adaylığınız gibi algılandı. Sizin adayınız kim?
İmamoğlu: Tek başına bir oyun izlemeye alıştığınız için tek başına, takım oyunundan hala uzaklaştınız, hiç anlamıyorsunuz. Takım oyunundan bahsediyorum; oyuna girecek oyuncudan, teknik direktörden bahsediyorum. Yani takım oyununu unuttu millet, çünkü bir tek kişilik oyun görüyor yıllardır ve unuttuğu için takım oyununu kavrayamıyor. Takım oyunu şudur; ‘Oyuna girer bir insan, performansını seversin’ diyorum. Takım oyuncusuyum ve takımda oyuna girecek, oyun oynayacak kişilerden birisiyim; beni daha evden sahaya giderken yolda sakatlamaya çalışıyorlar, yolda sakatlamaya çalışıyorlar. Onu ima ettim ben. Her CHP’linin, ailesinin lideri olan Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu, adayıdır.